Trafik kazaları, mağdurlar ve yakınları için hem maddi hem de manevi kayıplara yol açan olaylardır. Karayolları Trafik Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve ilgili yargı kararları gereğince, ölümlü veya yaralanmalı trafik kazalarında zarar gören kişiler ya da mirasçıları tazminat davası açarak zararlarını talep edebilirler.
İş hayatında sıkça karşılaşılan mobbing (psikolojik taciz), çalışanların çalışma haklarını ihlal eden ciddi bir durumdur. Türk Borçlar Kanunu (TBK), İş Kanunu ve Yargıtay içtihatları uyarınca, işyerinde sistematik baskıya maruz kalan işçiler, haklı nedenle iş sözleşmesini feshederek kıdem tazminatı başta olmak üzere birçok hakkını talep edebilir.
Trafik kazaları neticesinde araçlarda meydana gelen onarım işlemleri, araçların ikinci el piyasa değerinde düşüşe sebebiyet vermektedir. Araçta yapılan onarımlar ne kadar kusursuz olursa olsun, kaza geçmişi nedeniyle piyasa değeri azalmakta ve bu zarar, araç değer kaybı olarak adlandırılmaktadır. Türk hukukunda, araç değer kaybının tazmini mümkündür ve mağdur araç sahipleri, hukuki yollarla bu kaybı talep edebilir.
Kira sözleşmesi, tarafların karşılıklı borç ve yükümlülüklerini düzenleyen özel hukuk sözleşmelerinden olup, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK), 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK), 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK) ve ilgili mevzuat çerçevesinde hükümler içermektedir. Kiracının kira bedelini ödememesi veya kira sözleşmesinde belirlenen diğer yükümlülüklere uymaması durumunda, kiraya verenin tahliye davası açma hakkı doğmaktadır. Ancak, tahliye süreci hukuki süreler ve usul kurallarına tabi olup, mal sahibinin hatalı işlem yapması halinde talebinin reddedilmesi mümkündür.
İş kazası, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesi uyarınca sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işin yürütümü sebebiyle veya işveren tarafından görevlendirildiği bir iş nedeniyle meydana gelen ve sigortalının bedensel ya da ruhsal bütünlüğünü olumsuz etkileyen olaydır.